Bacası tüten fabrika görmek her zaman keyif verir bana..Çünkü o fabrika, katma değerli üretim gerçekleştirir ve istihdam sağlar. Türkiye Ekonomisi’nin mihenk taşı ihracatçılarımız ile çok güzel başarılara imza attık.
Ticaret Bakanlığı verilerine göre 2019 kümüle ihracat hacmi 180,8 milyar USD, ithalat hacmi 17,7 milyar USD gerçekleştirerek Türkiye Cumhuriyeti tarihinde rekora imza atmıştık. Pandemi nedeniyle indiği dip seviyelerden Haziran ayı ile birlikte kademeli olarak toparlanan ihracat, Ekim 2020 bağımsız da %5,6’lık artışla 17 Milyar USD hacim gerçekleştirerek, bir önceki yılın üzerine çıktı ve tekrar rekorunu tazeledi. Son 12 aylık kümüle ihracat hacmimiz 154,3 milyar USD. Türkiye İhracatçılar Merkezi (TİM)’nin 2020 ihracat hedefinin 165,9 milyar USD olduğunu görüyoruz. Makalemi kaleme aldığım gün itibari ile hedefe kalan 48,6 milyar USD.
Türkiye 2019 yılında küresel ihracatın %3,6 azaldığı bir dönemde ihracatını %2,1 artırarak 180,8 milyar USD hacim gerçekleştirdi. Türkiye, Dünya’nın en çok ihracat ve ithalat yapan 19 ülkesi arasında yer alıyor.
Dünyada en yüksek ihracat hacmi yapan ülkelere baktığımızda, 2020/2Ç dönemde Türkiye Dünya ortalamasının altında daralarak; Dünya %16,7 daralırken, Türkiye %15,2 daraldı. Pandemi öncesinde ekonomik göstergeler çok iyi değildi. 20 yıl içerisinde dünya ihracatı 6 kez bir önceki yıla göre azaldı.
İhracat ile büyüyen bir ülke olduğumuzu kuşkusuz hepimiz biliyoruz. Eylül ayı içerisinde Türkiye’nin ilk 1000 ihracatçısı açıklandı. İlk 1000 ihracatçımız, Türkiye’nin toplam ihracat hacminin %62’sine sahip olarak, 103 milyar USD hacimli ihracat gerçekleştirdi. Firmalara baktığımızda, hepsi yüksek teknolojili firmalar. Yüksek teknolojili firmalar beraberinde yüksek katma değer, yüksek istihdam sağlıyor. O nedenle yüksek teknolojili ve katma değerli ihracat son derece önemli.
Türkiye’nin ihracat şampiyonu ilk 1000 firmamıza baktığımızda Ford Otomotiv 5,8 milyar USD ihracat hacmi ile ilk sırada yer alıyor. Toyota 4,2 milyar USD, Türkiye Petrol Rafinerileri A.Ş. 3,5 milyar USD ile listede ilk üçte yer alıyor. Otomotiv sektörünün, en yüksek ihracat hacmi gerçekleştiren sektör olduğunu görüyoruz. Türkiye’de ihracat tarafında her 1 USD’lık yatırım, 4 USD olarak geri dönüyor.
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, 63.Genel Kurul Toplantısı’nda yaptığı konuşmada ‘’Türkiye’nin bu süreçten ‘V’ şeklinde bir toparlanma ile çıkarak potansiyel büyüme yakınsamasını bekliyoruz.’’ açıklamasında bulunmuştu. Ekonomimizde ki ‘V’ şeklinde gerçekleşen toparlanmanın asıl kahramanları ihracatçılarımızdır.
Bakan Albayrak YEP’te, tedarik zinciri tarafında Türkiye’nin çok kuvvetli katılım yapacağını belirtti. Biliyorsunuz ki, pandemi döneminde Çin gibi tek tedarikçi ile çalışmanın zorluğunu küresel olarak yaşadık. Türkiye bu noktada coğrafi konumu itibari ile öne çıkmak istiyor. Küresel tedarik zinciri tarafından değerlendirmek istediğimizde, pandemi bizlere şunu öğretti: Arz ve tedarik güvenliğinin sağlanması gerekiyor. Yani tedarik edemezsek, arz edemeyeceğiz.
Toplantıda en çok ‘’ihracat’’ kelimesi geçti. Cari denge, rekabet edilebilirlik ve stratejik reform üzerinde sıkça durarak, aynı zamanda tedarik zinciri, insan kaynağı, ihracat kaynaklı odaklanmanın da yol haritamızda olduğunu belirtti. İhracatın yüksek hızla toparlanması ve katma değer yaratmasından bahsetti.
YEP’in detayları farklı yazımızın konusu. Ancak genel olarak baktığımızda Türkiye’nin oturtulmak istendiği alanın %5 büyüme, %5 enflasyon ve cari açık vermeden, uzun vadeli bir YEP olduğunu görüyoruz.
Bizim bu noktada yapmamız gereken nedir? Krizleri fırsata çevirerek, fark yaratmalıyız. İhracata dayalı, katma değerli, yurt içinde tasarrufların artırıldığı, ihraç edeceğimiz ürünlerin üretildiği bir yapıya sahip olmamız gerekiyor. Dijitalleşmenin çok önemli olduğu, reel sektördeki pek çok şirketin e-ihracat sistemine geçiş yaptığı, Zoom Rooms gibi sistemlerin şirketlerde yer aldığını izliyoruz. Yaptığınız işte bir çok teknolojiyi bir araya getirerek ürününüzün değerini artırabilir, aynı zamanda e-ihracatta ki payınızıda artırabilirsiniz. Herkesin işinin durduğu yerde, sizin sisteminiz işlemeye devam eder.
2008 krizinde Bankacılık Sistemi daha çok dijitale yöneldi. Şuanda da Bankalarımız kriz dönemlerinde bizim en güçlü kasımız. Bunu unutmayalım.
‘’Tüm ezberler bozulacak, hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.’’ deniliyordu. Hayır, birçok şey aynı, sadece iş yapış modellerimiz değişti.
Krizler sadece geçici değişimlere ortam hazırlamaz, uzun vadeli değişimleri de tetikler. Pandemi süreci aslında, şirketlerin şapkasını önüne koyup düşünmesini de sağladı. ‘’Ben nerede hata yaptım, üretimimi fabrikamı tam otomasyonlu sisteme geçirdim mi?’’ diye.
Türkiye’de 95.000 ihracatçı firmamız var. İhracat rakamlarında tabana yaygın büyüme modeli çok önemli. Yüksek teknolojinin ihracata oranı %6’ya yakın bir oran. O nedenle teknolojiye yatırım yaparak ihracat hacmimizi artırmalı, yüksek katma değer ve yüksek istihdam sağlayabiliriz. Ürününe en çok değer katan marka, tasarım, inovasyon, dijital alt yapı, insan kaynağı yönetimi, lojistik, pazarlama, e-ihracat, e-fuar, e-eğitim.. gibi kalemler olmadığı sürece malınızın değerini yükseltemezsiniz. Milyarlarca mal üretip, şu kalemleri yapmazsanız malınızın değeri olmayacak. Burada en hızlı hareket eden, yarışta bir adım önde olacak şüphesiz.
Teknoloji tarafında yapay zekayı; insanın yerine değil, yanına konumlandırmayı önemseyelim.
Mustafa Kemal Atatürk’ün 1 Kasım 1932’de TBMM 4.Dönem 2.Yasama Yılı Açılış konuşmasında ki sözleri ile yazımı tamamlamak istiyorum. ‘’İhracat mallarımıza dış ülkelerde alıcı bulmak ve satışlarımızı çoğaltmak için her önlemi arayıp tespit etmek, önem verdiğimiz bir noktadır.’’
Sonsuz saygılarımla.